- delâlet
- (A.)[ ﺖﻝﻻد ]delillik, yol gösterme.
Osmanli Türkçesİ sözlüğü . 2015.
Osmanli Türkçesİ sözlüğü . 2015.
delalet — delâlet gösterme; yol gösterme; kılavuzluk; iz; işaret; aracılık … Hukuk Sözlüğü
delalet — is., esk., Ar. delālet 1) Kılavuzluk, aracılık Hemşehrilerinden birinin delaletiyle, senet sahiplerinin her birini ayrı ayrı öğrendi. E. E. Talu 2) mec. İz, işaret Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller delalet etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
DELALET-İ SELÂSE — Üç çeşit delâlet. Bunlar da: Delâlet i mutabıkıye, delâlet i tazammuniye, delâlet i iltizamiyedir.1 Delalet i mutabıkıye: Bir kelâmın vaz olunduğu, yani kasdedilen mânanın tamanına delâletidir. Meselâ: İnsan lâfzı, insanın tam mahiyeti olan,… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
delalet etmek — 1) yol göstermek 2) göstermek, anlatmak, demeye gelmek Meğer fazla süs zenginliğe değil, fukaralığa delalet edermiş. A. Haşim 3) belirtmek Halep içinde bahara delalet eden işaret yoktur. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
DELALET-İ ZÂTİYE — Kendi zatı ile, bizzat kendisini eserleri ile göstermek suretiyle olan delâlet, şahidlik … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
DELALET — Delil olmak. Yol göstermek. Kılavuzluk. Doğru yolu bulmakta insanlara yardım etmek. * İşaret … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
delâlet etmek — 1. yol göstermek. 2. anlamına gelmek … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
delâlet-i bil'işare — işaret ederek, hatırlatarak gösterme … Hukuk Sözlüğü
HÜSN-Ü DELÂLET — Hayırlı. İyi bir başlangıca delâlet … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
KAT'Î DELALET — şüphesiz, kat i delil … Yeni Lügat Türkçe Sözlük